Sonucu Daralt
Kategori
(x)Diğer
Yayıncı Kategori
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 49 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Göğe açılan kapımız, camilerin dinimizdeki yeri tartışmasız çok önemli bir konumdadır. İslam’ın yüzyıllara dayanan kadim kurumu olan camiler, tarih boyunca büyük bir özenle inşa edilmiş, şehirlerin başköşesindeki yerlerini alarak müminlere ev sahipliği yapmıştır. Camiler bir ve beraber olarak tek ve bir olana yönelmenin en güzel mekânlarıdır. Cemaat hâlinde kalpler Allah’a yönelirken bu güzide mekânlar asıl vazifelerini yerine getirirler. Peki, bizleri günde beş vakit salaha ve felaha çağıran; huzura ermemi
İslami davet olmazsa olmaz, kaçınılamaz, savsaklanamaz, ihmal edilemez bir görevdir. Kur’an’ı Kerim’de anlatılan tevhid mücadeleleri bilhassa Hz. Yunus’un davet tecrübesi bunu ortaya koymaktadır. Bu çerçevede peygamberimiz Hz. Muhammed’in risalet sürecinin başlangıcında örtüsüne büründüğü kısa bir duraksama döneminin ardından “Kalk ve uyar!” emrine muhatap olarak nasıl bir davet faaliyetine giriştiğini biliyoruz. Abdullah Yıldız Hz. Yunus kıssasındaki ibretamiz davet tecrübesine odaklanan Ninova’ya Dönüş ki
Puta tapıcılığın çağdaş biçimlerinin yaygınlaştığı bir zamanda Hz. İbrahim'in (a.s) mücadelesi yeniden hatırlanmalı. Zira o öyle bir insandı ki, ateş onu ve kalbinin yüceliğini tanımış, yakmamıştı. Öyle bir insandı ki, babasının yolunu ona saygıda kusur etmeden terk etmeyi bilmişti. Bu yüzden, çağımızda tıpkı onun gibi inanıp dosdoğru davranan bir insan olabilmek oldukça önem taşıyor. Abdullah Yıldız, içindeki Putları Kır kitabında bugünün insanına Hz. İbrahim'in tevhid mücadelesini akıcı bir dille anlatıyo
Her geçen gün hızlanan hayatlarımızda, bugün artık yönteme ve yöntemli düşünmeye yer yok. Yöntem modern dünyanın malumat yığını altında ezilen günlük hayatımızın kurbanı oldu desek yeridir. Bu ise ister istemez Kur’an’ı anlama gayreti gösteren her mümini etkiliyor. Yaşanan tecrübeler göstermektedir ki malumat çokluğu asla doğru yorumun garantisi değildir. Haliyle yorum bahsinde yeterli donanıma sahip olmayanlar, çoğu zaman görüşlerinde yanılabilirler. Bunu en aza indirecek husus ise hiç şüphesiz ilimde deri
19 yüzyılın sonlarında İslam dünyasının sorunları üzerine kafa yoran Cemaleddin Afgani’nin hayatı ve kişiliği sadece tarihçilerin inceleme konusu olmaktan daha fazla bir anlama sahiptir. Onun faaliyetleri İslam dünyasının hem siyasi hem de fikri süreçleri üzerinde önemli izler bıraktı. Çok yönlü kişiliğe sahip olan Afgani, yazdıkları ve söyledikleri ile günümüzdeki tartışmalara katkı sunmaya devam eden nadir figürlerden biridir. Anwar Moazzam’ın yıllar süren incelemelerinden bir kesit sunan “Cemaleddin Afga
Yaşamakta olduğumuz çağın eleştirel düşünürlerinden Cevdet Said sorunları çözümlemekte kifayetsiz kalan hâlihazırdaki kurum ve anlayışlarla yetinmek yerine, yeni bakış açılarının izini sürüyor. Kavramlar ve meseleler konusunda düşüncenin ücra köşelerini yoklayan Cevdet Said’in İslam Dünyasının Krizleri kitabı öteden beri dert edindiği raşit toplum zaviyesinden bugünün aciliyet kesbeden düşünsel, toplumsal ve siyasal krizlerine odaklanıyor. Okurunu ön yargıların köleliği yerine düşüncenin refikliğine çağıran
Filozof yazdığı her kitapta ve ele aldığı her konuda bizi farklı bir dünyanın içine sokmayı başaran kişidir. Hele aklın reddiyeler düzdüğünü çoktandır kabullendiğimiz ve onun imkânsız olduğuna bize inandırdığı şeyi çaresizce onayladığımız bir şeyin kapısını aralıyorsa bu durum daha da belirginlik kazanır... Günümüz insanı, gerçekte dokuma tezgâhında dokunmuş bir kilim kadar ahenkli olan fizikî ve metafizik âlemi ya kasnaklarından çıkartıp çözmüş ya da çözülemeyecek kadar kördüğüm etmiştir. Çağımızın en öne
Günümüzde sıkça kullanılan ve görece yeni bir kavram olan İslamofobi, anlam olarak bir korkuya karşılık gelse de bu kavram temelde, Batı için tehdit oluşturan İslam'a dair antipatiyi/nefreti ifade etmektedir. İslamofobinin temelinde birçok neden yatmaktadır. Bu nedenler arasında teolojik, kültürel, ekonomik, politik gibi pek çok nedenin yanı sıra oryantalizm ile günümüzde Müslümanlarla doğrudan ilişkilendirilen terör bulunmaktadır. Özellikle 11 Eylül saldırısından sonra İslam, tero
Türkiye Müslümanlarının, bir yandan tüm ümmetin ilmi, fikri, fiili birikiminden yararlanırken; öbür yandan da bu coğrafyada İslami potan-siyelin oluşumunda büyük emeği geçen, İslam davası uğrunda çaba sarf eden herkesin tecrübesini de mutlaka değerlendirmeleri gerekir. Bu topraklarda verilen İslami mücadele tecrübelerinden istifade etmek, bugünün tüm kuşaklar' için bir kadirşinaslık olmanın ötesinden bir görevdir. Sadece portrelerden ibaret olmayan Abdullah Yıldız'ın hazırladığı "Adanmış örnürler" kitabı i
Başta ABD olmak üzere, Türkiye'de, İslâm dünyasında severek takip edilen, okunan ve hak mücadelesi veren herkes için sembol bir kişilik olan Malcolm X, popüler bir figür olarak da hafızalarda, kalplerde yaşamaya devam ediyor. Hakkında birçok kitap yazılan, belgeseller ve sinema filmi çekilen Malcolm X üzerine Türkçede de önemli bir külliyat var. Ancak Kardeşliğe İnanıyorum kitabında yer alan konular, sadece Malcolm X'ten biraz daha konuşma aktarmaktan ibaret değil. Eser, hayatı arayışlarla geçen Malcolm X'
Makâsıdü'ş-şerîa, günümüzde İslâm hukukunun tecdidine yönelik çabalarla birlikte İslâm hukuk düşüncesinin anahtar kavramlarından biri hâline geldi. Kavram genelde dinin, özelde ibadetler ve hukuk alanındaki dinî hükümlerin gayelerine işaret eder. Bu meseleye değinen eserlerde İslâm'ın getirdiği hükümlerin nihai gayesinin insanların maslahatlarını gerçekleştirmek olduğu açıklanır. Gerek naslarda açıkça belirtilmiş gerekse ictihad yoluyla ulaşılmış fıkhî hükümlere hâkim olan amaç unsurunu ifade eden makâsıdü
Tükendi
Allah'a gerektiği şekilde ibadet ederek onun istediği seviyeye yükselebiliriz. Şüphesiz ki ona gerektiği şekilde ibadet etmedikçe onu hakkıyla tanımış olmayacağız. İçinde bulunduğumuz durum ve şartları bilinçli bir şekilde kavrayarak ve çağımızın metot ve yöntemlerini tanıyarak onun seviyesine yükselebiliriz. Şüphesiz ki Allah, zamanını tanıyan ve bir yöntem üzere kararlılıkla ilerleyen kulunun önünü açar. Çağımızın kültür ve medeniyetini tüm yönleriyle kapsamlı bir şekilde araştırma ve inceleme sonrasında
İslam davetçilerinin yardımcı etkenlere aldanıp da tam anlamıyla hazırlanmayı, yanlarına yeterli azığı almayı ihmal etmemeleri gerekmektedir. Ancak, bu "azık" nedir? O, tek azık olan takva azığıdır. O, Allah'ın hakikatinin bilincinde olmaktır. O, doğrudan Allah ile irtibatlı olmaktır. Allah'ın verdiği söze mutlak olarak inanmaktır. "Müminlere yardım etmek ise bizim üzerimize bir haktır." (Rûm: 47). Bütün iş, mümin topluluğun Allah'ın kudretinden destek alarak yoluna devam etmesi ve Allah'ın vaadi dışında bi
"Hıristiyanlığın Batılı versiyonu yani sürekli reformasyona uğrayarak bugüne ulaşan Batı felsefesi etkisindeki Batı Hıristiyanlığı anlaşılmadan "Laisizm"i tanımak mümkün değildir. İslam'da "Din" kavramının, semantikten başlayarak sosyal, siyasi medeni alanlara kadar ihata ettiiği geniş anlam sahası bilinmeden, İslam'ın hedeflediği insan ve toplum tipi tanınmadan da bu iki kavramı "İslam" ve "Laisizm" i birarada tartışmak imkansızdır.
Hz. Ömer denince adil halife hatıra gelir ve kendisi ile ilgili kitaplarda çoğunlukla onun menkıbevi kişiliği anlatılır ama onun ayetlere önceden muvafakat etmek gibi çok önemli bir meziyeti daha vardır. Hz. Ömer'in görüşlerine uygun inen, onun kanaatlerini onaylayan ayetlerin sayısı az değildir. İşte bunlara Muvafakat-ı Ömer adı verilir. Hiç şüphesiz Muvafakat-ı Ömer belli bir seviyesi gerektiren, felsefî açılım isteyen hassas ve derin bir konudur. Zira vakıayı görmeyen hayalî dar anlayışlarla hakikate ula
Kitapsız kılınmaya çalışılan zamanlara inat, insanın yeryüzü serüveni, kitaplı bir serüvendir. İnsanın sebep ve sahibi, insanı kitaba bağlamış, fiillerini ve fiillerinin neticelerini de kitapta açıklamıştır. Kitab'ın haber verdiği bir günde insanın "Vah bize, bu Kitaba da ne oluyor, ne küçük, ne de büyük hiçbir şey bırakmıyor, 'her (yaptığımız) şeyi sayıp döküyor!" (Kehf 49) diyeceği muhakkak. İşte bu hakikat tasavvuru, elinizde bulunan risalenin hazırlanmasına vesile oldu. Mübarek Kur'ân'ın inzalini
"İslâm nimeti her devirde insana ancak iki kaynaktan gelmiştir. Birincisi, Allah'ın kelâmı, ikincisi Allah'ın peygamberleri (Allah'ın selâmı onların üzerine olsun). O peygamberler ki Allah-ü Tealâ tarafından sadece kelâmını yaymak, buyruklarını duyurmak ve açıklamakla değil, aynı zamanda bunların nasıl tatbik edildiğini ve başkalarına nasıl örnek olabileceklerini göstermek için de görevlendirmişlerdir. Peygamberler aynı zamanda, Kur'an'ın belirlediği amaçları varılabilmesi için, fertler ile toplumu denetlem
Cevdet Said, Şiddet Erdemi Öldürür kitabında ele aldığı konuyu anlatmak açısından kendine özgü bir yorum tarzı ortaya koyuyor. Dünyadaki gelişmeleri eleştirel bir gözle değerlendirerek kısa ve özlü bir anlatı sunuyor. Savaş, silahlı mücadele, devrim, terör eylemleri vb. şiddetin siyasi gerekçelerini, örgütlü suçları da içerecek biçimde, şiddet sarmalının çeşitli boyutlarını irdeliyor. Aktüelliğin içinden yola çıkarak şiddetin dünyadaki mevcut siyasi, ekonomik ya da kültürel düzenle bağlantısı ve nasıl orta
Abdullah Yıldız'ın "Ramazanla Dirilmek", "Oruç Ötelere Seyahat" ve "Namaz Bir Tevhid Eylemi" kitapları "Ramazan Seti"ile okuyucuyla buluşuyor. Bu üç önemli eseri bir arada bulacağınız sette, Ramazan ayının önemi, rahmeti, bereketi ve insan için bir arınma ve dirilme vesilesi olması, Ramazan ile ulaşılan oruç ibadetinin anlamı, önemi ve insanı ulaştıracağı huzur iklimi anlatılırken bunların yanı sıra sadece Ramazan ayında değil her zaman Müslümanın üzerine farz olan "Namaz" ibadetinin de önemi, anlamı ve hed
Sıralama : Göster :
Toplam 49 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1