Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 85 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Modern Türk hikâyesinin önemli isimlerinden Ömer Seyfettin, otuz altı yıllık hayatına çok sayıda hikâye sığdırmış, oldukça üretken bir isimdir. Çoğunlukla gerçek hayattan aldığı konuları daha çok kısa ve yalın dille anlattığı için okuru dili kullanma kabiliyetiyle hemen hikâye evrenine çekmektedir. Kimi yazarların hikâyeleri size göz kırpar, kendine doğru çeker hep. Ömer Seyfettin işte bu yazarlardandır. Onun hikâyelerinden derlenmiş Yüksek Ökçeler adlı eser, bilhassa gençlere onun hikâye dünyasının kapısın
Adı daha çok romanlarla anılan Sabahattin Ali, edebiyatımızın hikâye türündeki dikkate değer isimlerinden biridir. Ali, toplumcu gerçekçi anlayışla kaleme aldığı hikâyelerinde, okuru can damarından yakalar, onu hayatın sert taraflarıyla yüzleştirir ve sonunda okurunu sarsar. İnsanın bin bir yüzünü anlatan, edebiyatımızın en önemli yazarlarından ve “hep genç kalan” ismi olan Sabahattin Ali’nin Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk adıyla yayımlanan beş hikâye kitabından seçilen bu seçkideki on altı hi
Modernite düşünürlerinin, ahlakı dinden ayrıştırmakla hem ahlaka hem de dine haksızlık ettikleri her geçen gün daha çarpıcı tecrübelerle ortaya çıkıyor. Bireyin özgürlüğünün sınırsız görülmesi ise modernitenin yol açtığı en büyük problemlerden biri olarak insanı, tanrılaşma iddiasına itti. Bu anlayış, kutsalı yok ederek, bireyi toplumda temel referans birimi hâline getirdi ve egoizmi kökleştirdi. Böylece günümüzde beşerî davranışı bütünüyle seküler bir rasyonelleştirme temeline dayandıran epistemolojik ve s
Yirmi yaşında olmadığımız hâlde bizler de genellikle bahtiyarlığımızı sorgulasak sonuçta bütün kâinatın karşısında titrediği şu kelimeye ulaşmaz mıyız? “Hiç!” Hayat mücadelesi içine zırhsız, silahsız yani zayıf bir bünye, hassas bir gönül, sevdalı bir ruh ile girmişti. “Şairlerin, allamelerin en büyük eserleri üzüntü ve öfke zamanlarında yazdıklarıdır. Bununla birlikte Sezâi, Namık Kemal'in sanatkârane üslubu ile Ahmet Mithat Efendi'nin günlük konuşma ve meddah dilinin getirdiği gevşek üslubundan uzak yeni
Kızılderililer diye de bildiğimiz Amerika kıtasının Avrupalılar tarafından işgal edilmeden önceki sakinlerine dair muhayyilemizde ne yazık ki çoğunlukla Hollywood sinemasının eski western filmlerinde karşımıza çıkan bir imge vardır: barış fikrinden uzak, atının üstünde çığlıklarla hasımlarına saldıran, yüzü ve bedeni boyalı bir barbar ve vahşi. Oysa bu imgenin tarihî gerçeklerle uzaktan yakından bir ilişkisi yok. Kendi geçmişindeki kabile yaşamı ve inançlarını yer yer şiirsel diyebileceğimiz ifadelerle akta
Şarkiyatçılar İslâm düşüncesinin felsefe tarihindeki yerini gösteren, okuyucunun ufkunu aydınlatan, farklı çağlardaki düşünce tarihlerini birbirine bağlama imkânlarını veren pek çok çalışma yaptı. Hiç şüphesiz onların İslâm düşünce tarihine dönük ilgisi Büyük Britanya İmparatorluğu’nun Ortadoğu’da hâkimiyet kurmaya çalıştığı yirminci yüzyıl başlarında daha da artmıştır. Bunlar içinde yalnızca İslâm felsefesinde derinleşmek isteyenlere hitap etmek gibi mahdut bir hedefi göz önüne almayıp, umumiyetle felsefe
Bilirsiniz, dünyanın ışığına dalmak ve insanları tanımak, kim ne derse desin yaşayan bir kitap, ikinci bir bilim gibidir.” “Evet, kötü konuşmak zorunda bıraktınız beni! Samanların üzerinde keyif yapan köpek gibi ne kendiniz yiyor ne de başkalarının yemesine izin veriyorsunuz, küflenene kadar durur öyle samanlar. Siz de şimdi aynışeyi yapıyorsunuz. Devletin sözleşmeleri doğrultusunda sizden farklı ürünler de almak istiyordum…” “Bizim hayatımız nedir? Acının kendine yer edindiği vadi, ışık nedir? Hissiz
“Ruth, Martin’in fikirlerini toyca bulsa da, yıldızların üzerinde gezinen bu cesur fikirlere yetişemiyor, ortaya çıkan tahmin edilemez gücü heyecanla, coşkuyla izliyordu sadece.” “Kültür adına başkalarının söylediği şeylerin sayısız tekrarından başka şey bilmiyordu.” “Uysallığınız, alçak gönüllü köle ahlakınız sizi kurtaramayacak. Ah, bunlar size Yunanca gibi geliyordu mutlaka, sizi daha fazla yormayayım.” “Kölelere dayanan hiçbir devlet ayakta kalamaz.” “Herkesi eğitebileceğini düşünen dar kafalıları
Tarihin akışına yön veren Selçuklular sadece Anadolu’nun İslamlaşması bakımından değil İslam aleminin kriz üstüne kriz yaşadığı bir dönemin sona ermesi açısından da son derece önemlidir. Takip edilen birlik siyasetinin bir sonraki aşamasında İslam dünyasında yeni bir çağın kapısının aralanması bununla bağlantılıdır. Cesareti, merhameti, kahramanlığı, İslam’a bağlılığı ve siyasi/askeri dehasıyla tarihimize damgasını vuran Sultan Alparslan, gaza ve cihada verdiği önemle tarihin akışına istikamet veren k
İslâm mezheplerinin doğuşu ifadesi, itikâdî meselelerde Hz. Peygamber’in çizdiği yoldan, çeşitli sebeplerle az veya çok inhiraf etmiş İslâm fırkalarının tarih sahnesinde görünmelerini karşılar. Çalışmalarında kullandığı karşılaştırmalı metotla öne çıkan Yaşar Kutluay, kelâmî tartışmaları ve mezhep cereyanlarının başka dinlerden kaynaklı olduğu iddiasını kabul etmemiş, bunun asıl sebebinin İslâm toplumunun yapısı ile Kur’ân-ı Kerim’in ortaya koyduğu tefekkür hürriyetine dayanan yeni bir zihniyetten kaynaklan
İslâm dininin doğuşundan bu yana geçen asırlar içinde İslâm dünyasında dinin birçok farklı yorumu ve anlaşılma biçimi oluşmuştur. Zamanla kurumlaşan bu anlayışlar, fırka ya da mezhep şeklinde isimlendirilmiş ve birçok ilmî araştırmanın konusu olmuştur. Mezheplerin doğuşundan itibaren, aralarındaki münasebetler bazen fikir, bazen mücadele yahut iş birliği hâlinde cereyan etmiştir. Mezhepleri tanımlama, anlama ve görüşlerini tespit etmede pek çok değerli eser kaleme alan Yaşar Kutluay Tarihte ve Günümüzde İsl
Said Halim Paşa imparatorlukların ulus devletlere dönüştüğü sürecin önemli bir mütefekkiri ve siyasi bakımdan aktörüdür. Kendisi bir devlet adamı ve düşünür olarak İslamcılığın İkinci Meşrutiyet dönemindeki entelektüel güzergâhının önemli isimlerindendir. Mehmet Âkif'in ifadesiyle “ümmetin en büyük mütefekkirlerinden” olan Said Halim Paşa, eserlerinde hem İslam hem de Batı toplumlarının tarihî, siyasi ve toplumsal durumuna eşzamanlı olarak bakar. Osmanlı toplumunun olduğu kadar İslam âleminin buhranlarını s
Düşüncelerin paylaşımı bakımından önemli bir tür olan mektup sanatı günümüzde her ne kadar eski itibarlı konumunu kaybetse de kültür tarihi incelemeleri bakımından paha biçilmez bir değer taşır. Zira eserleriyle kalıcı izler bırakan hayatların, yazı ve kitap uğraşlarının, din anlayışlarının yanı sıra dönemin ortamının ipuçlarıyla, dahası giderek güçlenen bir dostluğun izleriyle dolu birer belge niteliğindedir mektuplar. Mektuplaşmalar, Meryem Cemile ile Mevdudi’nin 1960-1962 yılları arasında yazdıklarını bi
Sovyet dönemi sonrası Rusya’nın en ünlü siyaset bilimci ve jeostratejistlerinden birisi kabul edilen, Avrasyacılık Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Aleksandr Dugin’in yazdıkları hem dünyanın hem de Rusya’nın siyasi yönelimlerini, arayışlarını ve çelişkilerini kavramak bakımından göz ardı edilemeyecek önemdedir. Hiç şüphesiz dünyevi meselelerle soyut fikirleri mukayese eden Dugin’i herhangi bir entelektüelden ayıran en önemli yönü ise teorik birikimi ve bu özelliği ile Rus yönetici elitleri arasında oyna
İslam hukuku ile ilgili siyasi, kültürel ve toplumsal tartışmalar özellikle İslam hukukundaki farklı bakış açılarının; insan hakları, farklılıklar, müsamaha, şiddet, ifade özgürlüğü, dinî ile dünyevi olanın ilişkisi gibi konulara ne cevaplar verdikleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu tartışmalara binaen İslam hukukunun rol ve konumu çeşitli eserlerde mütemadiyen inceleniyor. Batılıların dikkati ise Müslümanlar arasında süren, İslam’ın neyi yasakladığı, neye izin verdiği ya da neyi savunduğu hakkındaki tartışm
Felsefi anlamlar ve anlayışların altında yatan ve onlara dayanak oluşturan dilsel ilkeleri ön plana çıkaran Taha Abdurrahman’ın metinleriyle uğraşmak aynı zamanda yeni bir felsefi lügatçeyi hesaba katmak demektir. Zira o, söylem analizi ve diyalektik münazara kuramları alanındaki en son gelişmeleri göz önünde bulundurarak klasik İslam düşüncesindeki pek çok terimin içeriğini kendi tezi doğrultusunda yeniden anlamlandırmış, Batılı terminolojiyle fikirlerini desteklemiş, bunların yeterli gelmediği durumlarday
Ancak ben delilikte buldum gerçek hürriyeti gerçek güvenliği. Yalnızlığın özgürlüğünü buldum, varlığımı fark eden insanlardan kaçma özgürlüğünü… Çünkü varlığımızı fark edenler içimizdekilerin bir kısmını tutsak ederler. GECE: "Hayır, sen benim gibi değilsin, ey Meczup, çünkü sen acı karşısında titrersin uçurumun şarkısı bile seni korkutuyor. Yenilgi, yenilgim, parlayan kılıcım ve kalkanım, gözlerinde okudum: İnsanın ne zaman saltanat tahtına otursa işte o zaman köleleştiğini. Tahta oturmak köle olmaktır. “C
İslâm’da felsefi düşüncenin anlamı ve sürdürülüşü, ancak Batı’da birçok yüzyıldan beri felsefe diye adlandırılan kavramın tam bir karşılığının İslâm’da aranması şartı ile hakiki manası ile kavranabilir. Bu sebeple İslâm felsefesi gelenekselleşmiş felsefe tarihi el kitaplarına sağdırılamayacak ölçüde geniş bir alanı kapsar. İslâm felsefesini temel kaynaklarından inceleyerek bu alanda çalışmalar yapan Tjitze Jacobs De Boer, İslâm’da Felsefe Tarihi eserinde en önemli temsilcilerinin öğreti ve sistemlerinden ha
Seyahat, hele deniz seyahati, ruhun bütün dertlerine devadır. Kim diyor ki kadın şimdi, eskisi gibi yüzünü sıkı örtüler altında saklamıyor? Ya boya örtüleri? Bunların altında hakiki çehreyi hiç görmek mümkün mü? Boyalar olmasa bilmem kadın ne yapardı? Bir aşk dakikasının lezzetine ebediyet verecek kudrete sahip olmayanlar, süsten medet ummakta belki çok haklıdırlar. Fakat ipekler ve boyalar, ruhun eksikliklerini bilmem ki nasıl telafi edebilir? Nesrinin dışı açık, içi aydınlık; nazmının dışı lûgatli, içi ip
Uluslararası metinlerden ve teamülden yola çıkılarak tespit edilen devletin tanınması ölçütleri, bir devlette yaşamanın anlamına dair kamusal söylemin ayrılmaz bir parçasıdır. Süreklilik arz eden nüfus, sınırları belirli bir bölge, hükümet, diğer devletlerle ilişki kurna kapasitesi, uluslararası hukuka uymaya istekli olma ve egemen devletin rızası şeklinde sıralanabilecek bu ölçütler pek çok yorumu besler. Aslında bunlar çok daha geniş kapsamlı, tarihsel olarak daha zengin bir tartışmanın yoğunlaşmış halidi
Sıralama : Göster :
Toplam 85 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3