Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 85 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Orhan Keskintaş, Batı’nın psikanaliz ve dilbilim çalışmalarından hareketle hikayenin geleneksel toplumlardaki oynadığı role odaklanıyor. Yazara göre hikayede etik ve estetik olmak üzere iki temek siyaset bulunur. Etik siyaset, başkasıyla kurulan ilişkidir. Yasayla kendini bulan etik siyaset bir şiddet kipi içerir. Yasanın kendisi, önce komşuyu ve sınırları var eder; sonra, başka ile ben arasına hak kavramını koyar. Etik siyaset, farkı açığa çıkarır, onu siyasetin konusu yapar. Hikayenin, olağanüstü dünya ka
Muhabir, muharrir ve mütercim S. M. Tevfik Bey, II. Meşrutiyet yıllarında İstanbul’dan başlayarak Güney Asya’ya uzanan geniş coğrafya üzerinde, deniz ve kara yolculukları yaparak, yıllar süren bir seyahate çıkmıştır. Gözlemlerini İslâm âleminin o sırada içinde bulunduğu duruma dair tespitleriyle harmanlayarak, kendisinin de yazı işleri heyetinde yer aldığı ve son dönem Osmanlı matbuatının önemli mecralarından olan Sebîlürreşâd dergisinde Hindistan Mektupları adıyla neşretmiştir. Yolu tarih ve sosyolojiyle k
"Türkiye'de Tek Partili Yıllar" ile çizilen bu panorama Türkiye'nin bugününü değerlendirme açısından geçmişin karanlıkta kalmış yönlerine ışık tutan bir projeksiyondur 1923-1950 arası ortalama çeyrek yüzyıllık bu dönem. İstiklal mücadelemizin üç yıllık "kurtuluş" aşamasından sonra bir "kuruluş" dönemidir Bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi tek partili bir siyasetin işlemesidir. Seçkinci tabularını aşıp açık yüreklilikle ifade etmeliyiz ki bu aşama doğal olarak pek çok sorunu beraberinde getirmiştir.
Cennete Otostop’un birinci kitabı Şam’da yaşadığım yıllarda orada tanıştığım mühtedilerle yaptığımız uzun sohbetler sonucu ortaya çıkmıştı. Kitabın kaleme alındığı dönemlerde veya daha sonrasında ikinci bir “Hidayet Öyküleri” kitabı hazırlamak gibi bir niyetim yoktu. Fakat zaman içinde Cennete Otostop’un vesile olduğu güzellikleri görüp okurlarımdan da yoğun şekilde böyle bir talep gelince yeni bir kitap için yola koyuldum. Cennete Otostop’un birinci kitabında merkez Şam şehriyken ikinci kitabını hazırlarke
Modernist düşünceye yöneltilen eleştiriler 20 yüzyılın sonunda yoğunluk kazandı. Böylece modernistlerin sorgusuz sualsiz Batı’yı taklit ettikleri belirginlik kazandı. Söz konusu eleştiriler aynı zamanda gelenekçi düşüncenin taklitçiliğiyle ilgili değişiklikler doğurmaya aday tartışmaları gündeme getirdi. Taha Abdurrahman İslami bir modernlik inşasına giriş niteliğindeki Modernlik Ruhu adlı eserinde modernistlerin taklitçiliklerini kapsamlı bir bakış açısıyla gözler önüne seriyor. Korunması gereken modernlik
Yüzyıllar boyunca beraberce bir tarih ve kültür inşa eden Türklerle Arapların siyasi, idari ve askerî münasebetleri hakkında sayıları az olmakla birlikte bazı çalışmalar yapıldı. Ne var ki bu iki milletin birlikteliklerinden doğan verimlerin, yani el birliği ile oluşturdukları medeniyet hâsılasının çeşitli yönleri hâlâ araştırılmaya muhtaçtır. Öte yandan hayli uzun ve bereketli beraberliğin Türk edebiyatçılarının hafızasına ve edebî eserlerine nasıl yansıdığı, bir tanık olarak edebiyatçıların geçen yüzyılda
Batı, yüzyıllar boyunca Müslümanları barbarlıkla, İslam dünyasını ise gerilikle, gericilikle suçladı, suçlamaya da devam ediyor. Batı, İslam ülkelerine karşı Haçlı ruhunu dün olduğu gibi bugün de bazen sinsice, bazen alenen sürdürüyor. Batı, kendi insanını gerek okul gerekse medya yoluyla alenen İslam düşmanı olarak yetiştiriyor. Sürekli sorgulanması gereken Batı, Müslümanlara her türlü iftirayı atmaya, kara çalmaya devam ediyor… Egemen kültüre itiraz eden Roger Garaudy İslam’ın Vadettikleri es
Türkiye’de İslamcılık düşüncesi ve hareketi bazı özellikleri dolayısıyla dünyadaki diğer İslamcılık hareketlerinin bir alt kümesi olarak görülebilirse de onlardan önemli ölçüde farklılaşır. Bu farklılıkların en önemlisi ise İslamcıların devlete bakışında ve devletle ilişkilerinde ortaya çıkmaktadır. Ali Haydar Beşer, İzzet Arayışı 28 Şubat Sonrasında İslamcılık kitabında Türkiye’de İslamcılık tarihini, özellikle devlete bakış ve tarihî süreçte farklılaşması açısından dört döneme ayırıyor. Buna göre İslamcıl
19 yüzyılın sonlarında İslam dünyasının sorunları üzerine kafa yoran Cemaleddin Afgani’nin hayatı ve kişiliği sadece tarihçilerin inceleme konusu olmaktan daha fazla bir anlama sahiptir. Onun faaliyetleri İslam dünyasının hem siyasi hem de fikri süreçleri üzerinde önemli izler bıraktı. Çok yönlü kişiliğe sahip olan Afgani, yazdıkları ve söyledikleri ile günümüzdeki tartışmalara katkı sunmaya devam eden nadir figürlerden biridir. Anwar Moazzam’ın yıllar süren incelemelerinden bir kesit sunan “Cemaleddin Afga
Her geçen gün hızlanan hayatlarımızda, bugün artık yönteme ve yöntemli düşünmeye yer yok. Yöntem modern dünyanın malumat yığını altında ezilen günlük hayatımızın kurbanı oldu desek yeridir. Bu ise ister istemez Kur’an’ı anlama gayreti gösteren her mümini etkiliyor. Yaşanan tecrübeler göstermektedir ki malumat çokluğu asla doğru yorumun garantisi değildir. Haliyle yorum bahsinde yeterli donanıma sahip olmayanlar, çoğu zaman görüşlerinde yanılabilirler. Bunu en aza indirecek husus ise hiç şüphesiz ilimde deri
İslamcılık düşüncesinin önde gelen düşünürlerinden Said Halim Paşa, aynı zamanda Batılılaşma tarihimizin en önemli figürlerinden. Kendisi sadece düşünce sahasına değil sosyal bilimlerin farklı alanlarına yeni bakışlar sunmuş bir mütefekkir ayrıca çağının siyasi olaylarına kayıtsız kalmamış bir entelektüel. Toplumun huzur ve selametini her kaygının üstünde tutarak İslam dünyasının ve Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu fikri, toplumsal ve siyasi buhranlardan çıkış yolu olarak benimsenen Batılılaşma düşünces
Kafkasya bölgesi coğrafi konumu sebebi ile Asya ile Avrupa’yı Güney ile Kuzey’i Türklük ile Slav’lığı, Müslümanlık ile Hristiyanlığı birbirinden ayıran doğal dağlık bir bölgedir. Tarih boyunca önemli ticaret ve göç yollarının geçiş noktası olmuştur ki bu kadim ticaret yollarının rotaları V.V. Barthold tarafından ilk defa eksiksiz tespit edilmiştir. Asya’ya açılan bir kapı olması, Karadeniz’e açılma imkânı sağlaması dolayısıyla küresel güçlerin veya küresel güç olmak isteyen devletlerin her zaman ilgisini çe
Yaşamakta olduğumuz çağın eleştirel düşünürlerinden Cevdet Said sorunları çözümlemekte kifayetsiz kalan hâlihazırdaki kurum ve anlayışlarla yetinmek yerine, yeni bakış açılarının izini sürüyor. Kavramlar ve meseleler konusunda düşüncenin ücra köşelerini yoklayan Cevdet Said’in İslam Dünyasının Krizleri kitabı öteden beri dert edindiği raşit toplum zaviyesinden bugünün aciliyet kesbeden düşünsel, toplumsal ve siyasal krizlerine odaklanıyor. Okurunu ön yargıların köleliği yerine düşüncenin refikliğine çağıran
Bu kitap, psikoloji teorisi, araştırmaları ve uygulamalarındaki gizli önyargıları etkileyici ve aydınlatıcı bir şekilde ortaya koymaktadır. Slife, O’grady ve Kosits, her psikolog ve psikolog öğrencisinin okuması gereken yalın, somut bir eser ortaya koydular. Bu insani eğilimimizi işimizden arındırmamızı telkin etmeden, profesyonel hayatımızı yönlendiren önyargıları açık bir şekilde ortaya koymaktalar. —Blaine J. Fowers, Danışmanlık Psikolojisi Profesörü University of Miami, ABD Nasıl daha iyi bir insa
Camiler günümüzde bir ibadet mekânı olmanın yanında klasik ve modernite kavramları odağında mimarileri etrafında kurulan söylem ve bu doğrultudaki uygulamalarla da tartışma konusu oluyor. Camilerin mimarlık camiasının tasarım alanına daha fazla girdiği, popülerleştiği ve halkın yeniliklere daha sıcak baktığı 2000’lerde, uzun yıllar beklenen, çağa uygun, yeni camiler öne çıktı. Müslümanların farz ibadetlerinden biri olan namazın kılındığı mekânlarda ciddi dönüşümler yaşandı. Melek Kutlu Divleli Camisini Aray
Küçük bir gemi reisliğinden başlayıp günün birinde kaptan-ı derya olan Barbaros Hayreddin Paşa’nın adı sadece Osmanlı Devleti bakımından değil dünya denizcilik tarihi açısından da son derece önemlidir. Akdeniz tarihine damga vuran Barbaros Hayreddin aynı zamanda amiral, deniz kahramanı, korsan, savaşçı ve sistem kurucudur. Avrupalıların Barbarossa diye adlandırdığı, Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın kaptan-ı derya unvanını verdiği bu ünlü denizci, askerî dehası ve sağlam karakteri sayesinde düşmanl
"Hiçbir şey bir erkeğin kişiliğini, iyi aile terbiyesi almış bir kadınla kuracağı yakınlık kadar geliştiremez." “Soluk alabiliyor, yiyebiliyor, içebiliyor, uyuyabiliyordum. Bunları yapmamak zaten elimde değildi, ama yaşamıyordum.” “Sevdiğin insanları kaybetmeye alıştığın zaman, hayatı önemsememeye başlıyorsun.” “Gerçi cehalet hep aynı şeyi söyler. Bilmediği bir şey varsa onun saçma olduğunu söyler.” “İşte bütün romancıların en büyüğü, ‘Savaş ve Barış’ yazarı içinbaşka ne diyebiliriz ki?” -Virginia Woo
‘Bunu yapmamayı tercih ederim’. Atlantik’te, hiçliğin ortasındaki bir gemi enkazı gibiydi. Fakat, işimi yapmam gerekiyordu ve bu gereklilik onun hakkındaki endişelerimden ağır basmaktaydı. Vücuduna yardımcı olabilirdim ama acısı vücudundan değil ruhundan gelmekteydi ve ben onun ruhuna ulaşamazdım. Pasif direniş kadar sinir bozucu bir şey yoktur. Eğer direnen kişi, öfkeden uzak ise, sertlikten uzak zararsız yollarla karşı çıkıyorsa, bir şey yapmak çok güçleşiyordu. “Evrenin gündelik ironilerinden biri
“Kafası karışık bir şekilde masadan kalktı. Aynaya bakıyor fakat yüzünü görmüyordu.” / Nahoş Hikâye “Biliyor musunuz, bu fazla eğitimli olmaktan ileri geliyor, bana inanın. Çünkü fazla eğitimli insanlar her yere burnunu sokar; en çok da onları ilgilendirmeyen yerlere.” / Timsah
Entegrizm, modern hayatın kendi dinamikleri içerisinde meydana gelen her türlü değişim ve gelişime karşı bir direnç geliştirme durumudur. Dahası siyasi veya dinî bir anlayışı tarihin bir önceki döneminde sahip olduğu kültür yapısı veya kurumlarıyla özdeş kılmaktır. Bu hâl siyasette de, devlette de, dinde de karşımıza çıkabilir. İster Yahudi ve Hristiyan kökenli olsun, ister İslam kökenli olsun tüm entegrizmler gelecek için büyük tehlike oluşturur. Entegrizmlerin başarıya ulaşması bütün toplumların kendi içl
Sıralama : Göster :
Toplam 85 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4