Sonucu Daralt
Kategori
(x)Roman - Günümüz
Yayıncı Kategori
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Çin’de eski dönemlerden beri kullanılan savaş teknikleri üzerine Sun Tzu’nun yaptığı sohbetlerin bir araya getirildiği Savaş Sanatı, stratejik düşünce açısından askerî klasiklerin atası sayılmıştır. Devlet yönetimi ile Taoculuğu kaynaştıran ve genel olarak strateji ve savaş taktiklerini temel alan kitap on üç bölümden oluşur ve her bölüm savaşla ilgili bir meseleyi ele alır. Çinli filozofun eserinde ortaya koyduğu ilkeler Doğu’da ve Batı’da savaş sahasında olduğu kadar ekonomi ve siyaset alanlarında da lid
“Ruth, Martin’in fikirlerini toyca bulsa da, yıldızların üzerinde gezinen bu cesur fikirlere yetişemiyor, ortaya çıkan tahmin edilemez gücü heyecanla, coşkuyla izliyordu sadece.” “Kültür adına başkalarının söylediği şeylerin sayısız tekrarından başka şey bilmiyordu.” “Uysallığınız, alçak gönüllü köle ahlakınız sizi kurtaramayacak. Ah, bunlar size Yunanca gibi geliyordu mutlaka, sizi daha fazla yormayayım.” “Kölelere dayanan hiçbir devlet ayakta kalamaz.” “Herkesi eğitebileceğini düşünen dar kafalıları
Ancak ben delilikte buldum gerçek hürriyeti gerçek güvenliği. Yalnızlığın özgürlüğünü buldum, varlığımı fark eden insanlardan kaçma özgürlüğünü… Çünkü varlığımızı fark edenler içimizdekilerin bir kısmını tutsak ederler. GECE: "Hayır, sen benim gibi değilsin, ey Meczup, çünkü sen acı karşısında titrersin uçurumun şarkısı bile seni korkutuyor. Yenilgi, yenilgim, parlayan kılıcım ve kalkanım, gözlerinde okudum: İnsanın ne zaman saltanat tahtına otursa işte o zaman köleleştiğini. Tahta oturmak köle olmaktır. “C
2012 yılının 9 Mart günü belgesel çekmek için gittiğimizi Suriye'de, kameraman arkadaşım Hamit Coşkun'la birlikte Esed rejimine bağlı silahlı milisler tarafından kaçırıldık. Kaçırıldıktan sonra yeraltı cezaevinde yaşadıklarımız bizi yepyeni bir dünya ile tanıştırdı. Bu öyle bir dünyaydı ki çoğu zaman insanlığımızdan utandık. Akla gelmeyecek işkence ve zulümlere şahit olduğumuz yeraltı cezaevinde kalırken dışarıdaki hayatın her geçen gün bizden daha da uzaklaştığını, bir rüyaya dönüştüğünü hissediyorduk.
"Elimde olsa Haydarpaşa-Ankara arasında seyahat eden her bir yolcunun eline bu kitabı tutuşturur kitabı okuturken bir yandan da çevrede bulunan toprak yığını köylere baktırırdım. Öğretmen olsaydım çocuklara bulunduğum şehrin kenar semtlerini gezdirirken evlerde konuşulanları tekrarlatırken yeme içme giyim kuşam tarzlarını gösterirken Grigory Petrov'un kitabından sayfalar okurdum. Komutan olsaydım askerlerimin toplandıkları koğuşlara bu kitabın bazı sayfalarını kopya eder ve asardım. Düşüncelerin davranış ve
"Önceden Tanrı'nın insana yaşaması için nefesini ve arzularını verdiğini biliyordum; şimdi öğrendim ki gerçek bunların ötesindeymiş. Öğrendim ki Tanrı, insanların birbirlerinden ayrı ayrı değil, tek vücut hâlinde yaşamalarını istediğinden, herkese kendi ihtiyaçlarını değil, herkese gerekli şeyleri ilham veriyor. Öğrendim ki insanlar kendilerini düşünerek yaşıyor gibi görünse de gerçekte onları yaşatan tek şey sevgi. Kim severse Tanrı'ya yaklaşır, Tanrı da ona yaklaşır. Çünkü o sevgiyi yaratandır." "Tanrı'yı
Thornton Wilder'ın en unutulmaz karakterlerinden biri olan George Marvin Brush ile tanışın. Gezici bir ders kitabı satıcısı olan Brush, iyi bir yaşam sürmeye kararlı olan ateşli bir "dinsel dönüşüm"dür. Bu tutkulu dönüşümü yüzünden, üzücü ve bazen komik sonuçları olan seyahatleri onu arabalar, sade evler, bankalar ve kamp alanları ile Teksas'tan Illinois'e "Amerika'nın ruhuna" ulaştırır. Thornton Wilder'ın dördüncü romanı olan Cennet Yolunda (1935) tazeliğini her dönemde korumaya devam etmiştir. Ezra Pound'
Sizin hür olmanız için benliğinizden bir takım parçalar atmanız gerektir. Bu parçalar, adaleti gerçekleştiremeyen bir kanunsa, onu ortadan kaldırmanız icap eder. Çünkü o kanunu sizin alnınıza kendi eliniz yazmıştır. Fakat, kanun kitaplarını yakmakla, yahut bütün denizin suyu ile yargıçlarınızın alınlarını yıkamakla onları ortadan kaldırmış olmazsınız. Şayet o parçalar, tahtından atmak istediğiniz bir zalim ise, onun ilk önce içinizde kurulmuş olan tahtını yıkmaya bakınız. Çünkü, bir zalimin hür ve mağrur
Beyaz Diş, acımasız sahibinden kurtarılan ve yavaş yavaş yeni sahibi Weedon Scott'ın sabrı ve nezaketiyle evcilleştirilen bir kurt köpeğinin hikayesidir. "Orman, zayıfları kolay kolay bağrına basmaz." "Annesinin Kiche olduğu besbelli. Ama babası bir kurttu. Bu yüzden bu yavrunun azı köpek, çoğu kurt. Dişleri de bembeyaz. O yüzden adı ‘Beyaz Diş' olacak." "Ama vahşi doğa, vahşi doğaydı. Annelik de annelikti ve ister vahşi doğada ister başka yerde olsun, son derece korumacı bir görevdir annelik." Jack Lon
"Romanın tüm bölümlerinde bir film izliyormuşsunuz gibi yaşayabilirsiniz. Ben bu hikayeleri diyalog oluşturmadan yaptım. Olaylar cami, ibadet edenler, caminin içinden geçenler, onların etrafını saran güzellikleri ve İstanbul'daki estetik görüntüyü taşıdım satırlara." "Üsküdar gerçek İstanbul, eski İstanbul. Burada bir medeniyetin ruhunu hissedebiliyor, geçmişten gelen sesleri duyabiliyorsunuz... Hele camileri... Ah hele o Mihrimah Sultan Camii..." "Gürültü biraz azaldı. Dalga duruldu, homurtu sesi kaldı:
Türkiye'nin kritik tarihlerinden söz açıldığında 28 Şubat 1997'deki askerî darbe en önemli dönüm noktalarından biri olarak karşımıza çıkar. Bu dönemde başörtüsünün başta üniversiteler olmak üzere kamu kurumlarında yasaklanması, başörtüsünü darbeye karşı direnişin simgesi haline getirdi. Sonraki günlerde her şey daha kötüye gitti. Bu ülkenin sokaklarında dahi yürümek problemli bir hal aldı. Yasak bir dönem için sıradanlaştı, kanıksandı. Herkes kendi adına tercihlerini yaptı ve yazgısının peşine düştü. Gülşe
1960 sonrası küresel muhalefetin tahayyülünde müstesna bir yeri bulunan Malcolm X, Afrika ve Amerika'daki pek çok devrimci grubun yanı sıra İslam dünyasındaki hareketlerle de irtibat içerisinde oldu. Malcolm X'in yeniliklerle dolu yolculuğu, birçok bakımdan hayatı boyunca sürecek olan inancın anlamını ve özünü arama arayışından kaynaklanır. Hayatının dönüm noktalarından biri hiç şüphesiz hac vecibesini ifa etmek için gittiği Mekke ziyaretidir. Malcolm X, İslam'ın hakiki evrenselliğini benimsediği hac dönüşü
Evet, Ahsen Hanım. Gitmeliyim. Allah nasip ederse yine karşılaşırız. Şimdilik Allaha emanet olun. -Allah razı olsun. Sizde Allaha emanet olun Yusuf bey. Yusuf, caminin kıble kapısına doğru yöneldi. Oradan duvar dibine gidip çay içmek için sözleştiği arkadaşlarıyla buluşacaktı. Avludaki çınar ağacının altından geçti. Bu arada Ahsen hadi dönüp bak, hadi lütfen bir kere dönüp bak diyerek mırıldandı. Yusuf tam kapı önüne gelmişti ki omzunun üstünden geriye dönüp kısa bir an Ahseni görebileceği yön
Eve dönerken İbrahim'in zihninde sadece kül rengi kolyenin yol açtığı duygusal komplikasyonun detayları değil, çocukluk çağının ayrılmaz parçaları olan arkadaşlıklarının tek bir sınavla bile yıkılabilecek hale geldiğini görmenin derin hayal kırıklığı vardı. Seçil her biri için zorlu bir ahlak sınavı olmuştu. İbrahim artık buna bir çekidüzen verme zamanının geldiğini, hatta kristal fanusun nereyse kırılmak üzere olduğunu hissediyordu. İyice ağladı, çünkü yüreğindeki karmakarışık düğüm ağlamaktan başka hiçbi
Yeşim, kendisini bu ruhaniyete yönelten iç ve dış şartları titiz bir iç gözlemle değerlendiriyor, kötülüğe bulaşarak mutlu olmaktansa, iyilikle sarmaş dolaş olup mutsuz kalmayı tercih ediyordu. Iç huzurunu mutluluktan bile daha derin bir değer olarak görüyordu. Kötü olunarak elde edilebilecek bir mutluluğu, mutsuz kalınarak da ulaşabilecek bir iç huzuruna asla tercih edemiyordu. Bütün bunlardan dolayı, mutsuzluğu pahasına da olsa, kendisine iç huzuru verecek yeni yönelimler arıyor, onları doğru saptama konu
Yüzümüzü döndürmüşüzdür gün batımı vakitlerinde, güneşin battığı ufuklara. Sırtımız doğudan yana. Fevc fevc Eyfel'e yönelmişiz. Güneşin batarkenki bakır sarısı ışıklarıyla pırıl pırıl görünen Eyfel'e! Koşmuş, koşmuşuz. Ama yakalayamamışız o ışıkları. Güneş kızgın bir kor gibi. Atlas Okyanusu'nun derinliklerinde sönerken biz Eyfel'in karanlıklarında açmışız gözlerimizi. Göz gözü görmez dehlizlerde, Eyfel şeytanlarının madenî uğultularıyla beyinlerimiz uyuşmuş. Eyfel zangoçlarının çağrılarına uyarak Promete'n
Halamın ona benzetildiğim yıllardaki yaşına yaklaştıkça, bu benzerliğe aklım yatmaya başladı. Mesela halam rahmetli sohbet etmeyi severdi. Sohbet sırasında sözü ele geçirip de bir hikâye anlatırken küçük hikâye sokaklarına da dalardı ama bu küçük sokakları canla başla tasvir ederken ana hikâyeyi asla ihmal etmezdi ve her zaman ustalıkla dönüş yolunu bulduğu için dinleyenleri sıkmazdı. Ben de seviyorum uzun uzun sohbet etmeyi ve bir de bakıyorum ki söz sırasını ele geçirmişken gereğinden çok konuşmuşum, gere
Tükendi
Önce gölgeler üşüştü yüreğimize, sonrasında kahramanlık türküleri. Kendimizi kaptırmış gidiyorduk doludizgin, kelimeler karmaşa yaratmıştı görünürde. Bir zaman kelimelerin tasnifiyle uğraştık. Düz anlamlarını biliyorduk, okullarda öğrenmiştik ama ıstılahi manada ne denilmek istendiğini tartıştık. Meğer elastikiyeti varmış bunların da, ne kadar çekersen çek her bir tarafa uzanırmış. Gel zaman git zaman kelimelerden evler yaptık kendimize, başımızı sokacağımız bir çatı. Şimdilerde güvenliğiyle ilgiliyiz. Ne d
Tayfun ve İzis arasındaki kavganın hakikati nedir? Belki de yeni anlamıyla; insanlara nasıl hizmet edeceğini bilen biri ile insanları nasıl hizmet ettireceğini bilen biri arasındaki kavgadır. Yani çağdaş bir tabirle; ilim ve siyaset adamı arasındaki kavga... Eğer gaibten haber vermiş gibi olmazsak, Tayfun ve Oziris arasındaki mücadele, bizim yeni asırlarımızda bu açıklıkla meydana gelmez bir daha... Ama ilim adamıyla siyaset adamının mücadelesi 2000`li yıllarda had safhaya gelebilir. Şayet galibiyet en mah
Sıralama : Göster :
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1