Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Eser Sahibi
(x)Hüseyin Altuntaş
Sıralama : Göster :
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İslam'ı anlamak ve yaşamak isteyen bir insanın Kur'ân'a eğilmesi ve onun üzerinde yoğunlaşması kadar tabii bir şey olamaz. Kur'ân, inananlar için bir hidayet kaynağıdır, Allah tarafından okunsun ve anlaşılsın diye gönderilmiştir. Ne var ki tarihen genelde Müslümanların Kur'ân'la az ilgilendikleri söylenebilir. Modern etkilerle ''de olsa müslümanın, kitabı ile muhatap olması fevkalade bir gelişmedir. Burada üzerinde durmak istediğimiz, Kur'ân'a yönelmenin kendisi ile değil, onun okunmasına ili
Ahmet Bey ders konuları dışında öğrencilerine nasıl rehberlik yapabileceğinin yollarını aradı. Bir sürü peda¬gojik eser inceledi. Ne var ki, bu kitapların çoğu, Aydınlanma Dönemi sonrasında gelişen Batı psikoloji okullarının görüşleri¬ni yansıtıyordu. Hepsi de insanı dinî etkilenmelerin dışında tu¬tan, onu sadece dıştan bir obje gibi kavramayı hedef alan bir perspektifle yazılmışlardı. Bu nedenle de, çoğu tercümeye dayalı bu pedagoji kitap¬ları, İslâm dünyasının lâle çiçeğine Batı'nın saksı çiçeğin
Doğru yol, adı üzerinde, dosdoğrudur ! Açık ve seçiktir. Bu yol manevi bir yoldur. İman, ibadet, ahlak, takva, adalet, anne babaya iyilik, hakkaniyet, insaf, sabır, mücadele, alçak-gönüllülük ve hatırlayamadığımız tüm diğer erdemli davranışlar bu yolun taşlarıdır. Allah bu güzel şeylerle iç içe yaşamamızı istemekle beraber insanı seçiminde serbest bırakır. Kim doğru yolda ilerleyecek, kim heva ve hevesinin, arzularının peşine takılıp eğri yollara sapacak! Biliniz ki, cennete sadece bu yol gider. O yolda ina
Eve dönerken İbrahim'in zihninde sadece kül rengi kolyenin yol açtığı duygusal komplikasyonun detayları değil, çocukluk çağının ayrılmaz parçaları olan arkadaşlıklarının tek bir sınavla bile yıkılabilecek hale geldiğini görmenin derin hayal kırıklığı vardı. Seçil her biri için zorlu bir ahlak sınavı olmuştu. İbrahim artık buna bir çekidüzen verme zamanının geldiğini, hatta kristal fanusun nereyse kırılmak üzere olduğunu hissediyordu. İyice ağladı, çünkü yüreğindeki karmakarışık düğüm ağlamaktan başka hiçbi
O, sevilmeyi seviyor fakat sözcüğün gerçek ve en soylu anlamıyla sevmenin ne olduğuna asla yeterli özeni göstermiyordu. Beni sevdiğini, hem de çok sevdiğini söylüyor fakat sevgisinin içeriği beni ikna etmeye yetmiyordu. Onun sevgisi, yemyeşil kırlarda uçurtma uçuran çocukların birbirlerine duydukları, sadece birlikte olma alışkanlıklarından beslenen ve asla ruhların derinliğine nüfuz edemeyen bir sevgi türüydü. Benim sevgim onun için sadece bir çocuk oyunuydu. Benim için bir çocuk oyunu olmadığını bilse bil
Yeşim, kendisini bu ruhaniyete yönelten iç ve dış şartları titiz bir iç gözlemle değerlendiriyor, kötülüğe bulaşarak mutlu olmaktansa, iyilikle sarmaş dolaş olup mutsuz kalmayı tercih ediyordu. Iç huzurunu mutluluktan bile daha derin bir değer olarak görüyordu. Kötü olunarak elde edilebilecek bir mutluluğu, mutsuz kalınarak da ulaşabilecek bir iç huzuruna asla tercih edemiyordu. Bütün bunlardan dolayı, mutsuzluğu pahasına da olsa, kendisine iç huzuru verecek yeni yönelimler arıyor, onları doğru saptama konu
Sıralama : Göster :
Toplam 6 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1