"Kudüs bizim kalbimizdir. Filistin bir bedense, bu bedenin kalbi Kudüs'tür. Bu şu demektir. Bizler Filistin dışında yaşıyor olabiliriz. Tarihi şartlar bunu böyle zorlamış olabilir. Ama her birimiz bir kalp taşıyoruz. Yani Kudüs'ü. Ve o kalbi yerinden söküp alabilecek bir güç yoktur" Doğrusunu söylersek Filistinli kadın her Filistinli gibi konuşuyordu! Filistin meselesi nasıl çözümlenir sorusuna herkes gibi onun da yanıtı yok.
"Filistin meselesi nasıl çözümlenir onu bilemem. Ama bu çözümün nasıl başlayacağını çok iyi biliyorum" dediğinde sözünü kestim; "Nasıl?" diye.
"Herkes önce kendi direnmeli. Birey olarak. Ve her Filistinli, topraklarında var olmaya devam edecektir. Herkes de bu gerçeği kabul edecek..." Filistinli ölen gençleri hatırlattığımda ise yine beni şaşırtan sözler etti:
"Ben Filistin için ölmeyeceğim. Ama ben Filistin için yaşayacağım! Ölüm haktır... Bu inkar edilemez. Zamanı geldiğinde herkes onu tadacak. Ama ben hayatta iken hep Filistin için yaşayacağım!"
Filistinli kadın sanatçının, Filistin meselesine yaklaşımı şöyle özetlenebilirdi: Filistin davası bir din ve toprak davası olmanın ötesinde kimlik meselesidir. İsrail bu kimliği Filistinlilerin elinden alarak kendine giydirmeye çalışıyor. Buna asla müsaade etmeyeceğiz"